Oruç tutmayı zorlaştıran hastalıklar nelerdir?

Bazı hastalıklar oruç tutmayı zorlaştırır, bazı hastalıklar da oruç tutmayı engeller. İşte o hastalıklar…

Acıbadem Bakırköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Saruç, oruç tutmayı engelleyen ve zorlaştıran hastalıkları sıraladı.

Sindirim sistemi ile ilgili sorunlar yaşayanların Ramazan ayında iftar ve sahurda dengeli ve az yemek yiyerek sağlıklarını korumaları gerekiyor. Oruç tutulan sürenin uzun olması sağlıklı kişileri bile zorlarken, birtakım hastalıkları olan kişilerin daha da dikkatli olması gerekiyor. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Saruç, Ramazana ayında hekimlerin önerilerine uyulmazsa oruca geçit vermeyen ve hekime sorulmadan oruç tutulmaması gereken başlıca hastalıkları şöyle sıralıyor:

Reflü,
Ülser,
Karaciğer,
Karın ağrısı,
Kabızlık,
Safra kesesi,
Pankreas.


Reflüsü olanlar oruç tutabilir mi?

Reflü hastalığı, midedeki asit ve gıdaların yemek borusuna geri gelmesi ve burada tahrişe ve kişide göğüs arkasında yanma gibi şikayetlere neden olması şeklinde tanımlanıyor. Uzun süren açlık sonrası, dikkatsizce yüksek kalorili ve fazla miktarda yiyecek yenilmesi reflüyü artıran en önemli nedendir. Bu nedenle reflü hastalarının şunları yapmasını öneriyoruz:

Sahurda yemek yedikten hemen sonra yatmayın. Çünkü yatar pozisyonda yiyeceklerin mideden yemek borusuna geri gelmesi kolaylaşıyor. Bu da şiddetli reflü şikayetlerinin oluşmasına yol açıyor. Reflüye bağlı gelişen yemek borusu içini döşeyen dokunun iltihabı bazen çok ciddi boyutlara kadar geliyor. Şiddetli ağrıya, kanamaya ve yutma zorluğuna neden olabiliyor.

Bu açıdan özellikle daha önceden reflü tanısı konulmuş olan hastaların, Ramazan ayı öncesi gastroenterologları ile görüşmeleri, yeni öneri ve ilaç değişikliklerini öğrenmeleri gerekiyor.

Oruç tutarken iftarda yüksek kalorili ve yağlı yiyeceklerden kaçınmak gerekiyor.

Ayrıca iftarda az miktarda yiyerek, iftardan 3 saat kadar sonrasına küçük bir öğün eklemek de mideyi aşırı doldurmayı önlüyor.

Sigara ve alkol alınmaması, çikolata, kahve, biberli, yağlı baharatlı yiyeceklerden uzak durulmasında önemli yarar sağlıyor. Ramazan süresince kilo alınmaması, sıkı giysiler giyilmemesi ve gerektiğinde yatak başının yükseltilmesi de koruyucu önlemlerden.


Gastriti ve ülseri olanlar oruç tutabilir mi?

Midesiyle ilgili sık şikayeti olan kişilerin Ramazan ayı öncesi doktorlarıyla birlikte oruç için hazırlanmaları ve gerekli önlemleri almaları gerekiyor. Gasrit ve ülser hastaları şu önerilere uyarlarsa Ramazan ayını daha rahat geçirebilir:

Rahatsız olmamak için dengeli beslenmeye, gerekli tüm besin öğelerinden az miktarlarda yemeğe ve iftar ile sahur arasına yatmadan 2 saat kadar öncesine küçük bir ara öğün sıkıştırmaya dikkat etmek gerekiyor.

Ramazan ayı süresince ağrı kesicilerin ve aspirinin kullanımı da özen ister. Zaten mide için oldukça zararlı olan bu ilaçların doktor önerisi olmadan kullanımı, oruç sırasında tehlikeli kanama ve mide delinmelerine neden olabilir.


Ramazan’da karaciğerinizi rahatlatın!

Ramazan ayı süresince uzun süre aç kalınmasına rağmen iftar ve sahurda yenilen yüksek kalorili hamur işleri ve tatlılar nedeniyle kilo kontrolü zorlaşıyor. Bu kısa süre içinde vücut ağırlığında ortaya çıkan artış karaciğerde yağlanmaya yol açıyor. Karaciğer yağlanması, ilerleyerek karaciğer iltihabına (hepatit) ve daha da ilerler ise karaciğer fonksiyon kayıplarına yol açabilen ciddi tablolara neden olabiliyor. Eskiden doktorlar tarafından pek de ciddiye alınmayan bu durum, son yıllarda pek çok nedeni bilinmeyen karaciğer yetmezliği durumunda altta yatan esas faktör olarak karşımıza çıkıyor.

Yüksek karbonhidratlı beslenme insülin kan seviyemizi yükseltmekte bu da karaciğerde daha kolay yağ birikime neden olmaktadır. Özellikle kronik karaciğer hastalığı (hepatit) olan kişiler oruç tutmaya başlamadan önce doktorlarına kontrol olmalı ve gerekli önerileri almalılar.

Bu nedenle iftarda ve sahurda yediklerimize çok dikkat etmeli, gereğinden fazla yemek yerine, dengeli ve ölçülü miktarlarda beslenmeye Ramazan ayında da özen gösterilmeli.

Diğer bir faktör de alkol tüketiminin Ramazan ayında azalmasıdır. Türkiye’ye özel olan bu durum, günlük hayatlarında çok miktarda alkol alanlar ve alkol bağımlıları için de geçerli olabilmekte ve bu kişiler Ramazan ayı boyunca alkol kullanmamayı başarabiliyor.

Alkole bağlı karaciğer, pankreas hastalıkları bulunan alkol bağımlısı kişilere Ramazan ayında yapılacak destek ile alkolden uzaklaşmaları sağlanabilir. Bu alkole bağlı karaciğer hastalığı gelişmiş kişiler için çok büyük bir kazanç. Karaciğer hastalığının ilerlemesi durabilir ve kişi bu dönemden sonra normal karaciğerli kişilerinkine yakın bir yaşam sürebilir.


Safra kesenizde taş varsa oruca dikkat edin!

Safra kesesi taşı orta yaş ve üstünde, kilolu kişilerde, çok doğum yapmış kadınlarda sık görülüyor. Uzun süre açlık sırasında safra kesesi içinde kalan safra koyulaşmakta, akışkanlığı azalmakta ve yeni taşların oluşumu artmaktadır. Safra kesesinde taşın bulunması hazımsızlığa, çok miktarda yağ içeren besinlerin yenmesi karın ağrısı, bulantı ve kusmaya neden olabiliyor. İftarda yenilen çok miktardaki besinden sonra şiddetli karın ağrıları ve akut kolesistit denilen safra kesesi iltihapları ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda zaman kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.


Pankreas hastalığı olanlar oruç tutabilir mi?

Kronik pankreatit, geçirilmiş akut pankreatit, pankreas kanseri gibi pankreas hastalığı bulunan kişilerin oruç tutmadan önce mutlaka doktorlarından onay almalarında yarar var. Safra kesesinde oluşan taşların safra kanalına düşmesi pankreasda iltihaba neden olarak istenmeyen durumlara yol açabiliyor. Doktor izni olmadan kronik pankreatit hastalarının oruç tutmaması, tutacaklar ise önerilere sıkı sıkıya bağlı kalmaları, insülin düzeylerinin ayarlanması ve pankreas enzim takviyesi yapılması gerekiyor.


Ramazan’da evde yiyin!

Ramazan süresince daha sık ev dışında yemek yendiğinden besin zehirlenmeleri, parazit ve enfeksiyon hastalıkları da artıyor. Bu sebeple yemek yenilen yerlere ve gıda temizliğine dikkat edilmesi gerekiyor. Safra kesesi, pankreas hastalıklarında da özellikle yağlı beslenme sonrası karın ağrısı ortaya çıkabiliyor. Ramazan’da da akut apandisit, barsak tıkanıklığı veya barsak delinmesi gibi acil tedavi gerektiren ve her zaman karşılaşılabilecek durumlar görülebileceğini akıldan çıkarmamak gerekiyor.


Hazımsızlığa karşı bol su için!

Kabızlık posası az ve yüksek kalorili yemek yeme nedeniyle ortaya çıkıyor. Yiyecekler dengeli olarak seçilir, yeterince çiğ sebze, meyve tüketilir, unlu gıdaların kepek içermelerine özen gösterilirse; bu davranış değişiklikleriyle düzenli barsak alışkanlıklarını sürdürmek zor değil. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin ana kurallarına uyulduğunda, gazlı ve katkı maddeli içeceklerden çok tüketmek yerine, yeterli miktarda su içilmesiyle bu sorunun da kolayca çözülmesi mümkün. Bu önlemlere rağmen kabızlık düzelmezse, doktorunuz tarafından önerilen, alışkanlık yapmayan ve vücudunuza zararlı etkileri bulunmayan bazı ilaçlardan yararlanmak mümkün.


Kusarsanız doktora başvurun!

Bulantı ve kusmanın birçok organa bağlı hastalığın bulgusu olması mümkün. Solunum yolu enfeksiyonundan, beyin ve kulak ile ilgili hastalıklara, hormonal hastalıklardan, diğer enfeksiyon hastalıklarına kadar uzanan bir çok nedeni var. Ramazan’da uzun bir açlık dönemi sonrası iftarda bol miktarda alınan gıdalardan sonra bulantı ve kusma görülebiliyor. En sık rastlanılan nedeni gastrit, mide veya oniki parmak ülseri, besin zehirlenmeleri, safra kesesi iltihabı, pankreas iltihabı gibi durumlardır. Kusma genellikle yemekten yarım ile iki saat sonra ortaya çıkar. Ramazan’da kusmanın da önemli ve acil tedavi gerektiren nedenleri olabilir bu nedenle kusma ortaya çıktığında doktorunuza başvurunuz.

Obez kişiler oruç tutabilirler mi?

Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kaplan Baha Temizgönül “Oruç tutmak; yüksek insülin direncini ve yüksek insülin benzeri kanseri tetikleyen hormonların miktarını azaltıyor” diyor.

Obez kişilerde fazla yağ dokusunun bir iltihap odağı gibi davrandığını, süregelen iltihabi durumun ise kanser riskini artırdığını söyleyen Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kaplan Baha Temizgönül, obez kişilerin oruç tutması ile ilgili şöyle konuştu: “Günlük aldığımız kalori miktarını azaltmak ve hatta oruç tutmak, yüksek insülin miktarını ve insülin benzeri kanseri tetikleyen hormonların miktarını azaltmaktadır. Obez kişilerdeki insülin direncinden kaynaklanan yüksek insülin düzeyleri de, bu iltihabi sürece katkıda bulunur. İnsülin seviyeleri yükseldikçe, insülin benzeri hormonlar da kanser öncüsü hücrelerin çoğalarak kansere dönüşmesine zemin hazırlar. İdeal kilomuz vücut kitle indeksimizin 18,5- 25 arasındaki halidir. Hedefimiz hayatımızı bu sağlıklı kilo aralığında idame ettirmek olmalıdır. “İdeal kilo vücudun verimli ve sorunsuz çalıştığı kilo aralığıdır. İdeal kilo aralığında olanların herhangi bir ek hastalıkları yoksa oruç tutmalarında sakınca yoktur. Aşırı kilolar sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiği için “Obezite tüm hastalıkların anasıdır” diyebiliriz. Obez kişilerin oruç tutmadan doktorlarına danışmaları da tavsiye ediyoruz.”


Obezite cerrahisi sonrası ne zaman oruç tutulabilir?

Op. Dr. Kaplan Baha Temizgönül, obezite cerrahisi sonrası hastaların ilk sene oruç tutmalarını önermediklerini, mide küçültme ameliyatı gibi ameliyatlardan bir sene sonra vücudun uzun süreli açlığa daha kolay tahammül edebildiğini söyledi ve Ramazan tavsiyelerinde bulundu:

İftarda az baharatlı ve az yağlı çorbalar üzerine az miktarda ana yemek yemek,
Hafif bir iftar sonrası en az 2 ara öğün yaparak dengeli beslenmek,
İftar ile sahur arası süreyi az ve sık beslenerek değerlendirmek,
Sahurda proteinden zengin ve lifli gıdalar tüketmek,
Sahurda yumurta ve yulaf ya da kinoa gibi tahılları yoğurt ya da salata şeklinde tüketmek,
Doktorunuza danışarak en az 2 litre su tüketmek, iftar ile sahur arası günlük su miktarını tamamlamak.

Ramazan’da tok tutan yiyecekler


Ceviz: İçeriğindeki Omega-3 yağ asitlerinden dolayı ramazanda açlığa bağlı unutkanlık, konsantrasyon eksikliğinin azalması ve sağlıklı bir oruç süresi için günde 2-3 tane ceviz tüketilmesi gerekir. Cevizdeki iyi yağın (28 g başına 2,5 gram ALA/Omega 3), lifin (28 g başına 2 g) ve proteinin (28 g başına 4 g) kilo yönetiminde önemli bir başarı faktörü olan tokluğun sağlanmasına yardımcı olabileceği görülmüştür. İki porsiyon (yaklaşık 55 g) ceviz tüketmek viseral yağlanmalı aşırı kilolu yetişkinlerde endotal (iç zar) tabakası fonksiyonlarını iyileştirir. Diyete ceviz ilavesi kilo almaya neden olmaz


Yoğurt: İçeriğindeki yüksek kalsiyum ve konjuge linoetik asit (CLA) nedeniyle karın yağ yakımını hızlandırır. Özellikle iftardan 2 saat sonra tüketilen 1 su bardağı yoğurt ramazanda kilo alımını azaltır.


Yulaf ezmesi veya kepeği: Bitkisel proteinler ve liften zengin glisemik indexi düşük olduğu için uzun süre tok kalmayı sağlayarak kan şekerinin düşmesini engeller. İçeriğindeki B grubu vitaminleri oruç tutarken stresi azaltır ve hafızayı güçlendirir.


Yumurta: Anne sütünden sonra gelen vücutta biyo yararlılığı en iyi kaliteli protein kaynağıdır. Sahurda 1 yumurta tüketilmesi vücut için gerekli olan proteinin büyük bir kısmının alınmasını sağlar ve tokluk hissini artırır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*