Bükreş yolcusu kalmasın!

Yıllar önce gördüğüm Bükreş, o günden bugüne çok değişmiş, güzelleşmiş.. Levent Özçelik yazısı…

Romanya’nın başkenti Bükreş, ağaçlarla süslü geniş bulvarları ve bulvarlarında inci tanesi gibi sıralanan Belle Epoque dönemi binalarıyla meşhur. Yeniliğe açık gezginlere hitap eden Bükreş, görünenin ardındakileri keşfetmek isteyenleri ziyadesiyle memnun ediyor. Bükreş’in kaliteli otellerden, hip gece kulüplerinden, gurmelere layık restoranlardan, yorgunluk atacağınız kafelerden yoksun olmadığını da hemen hatırlatalım. Evet; adım başı bu türden mekânlarla karşılaşmıyorsunuz ama var olan az sayıdaki seçenek de yeterince tatmin edici. Bükreş, 37 müze, 22 tiyatro, birden fazla opera ve konser salonuna sahip, kültürel açıdan zengin bir şehir. Drakula efsanesinin, komünizmin altın çağının, zarif mimarinin, 1989 devriminin, eski ve yeni Bükreş’in izini sürmek içinse önerimiz şehri mümkün olduğunca yürüyerek keşfetmeniz. Şehrin bazı bölgeleri mimarileriyle başlı başına birer açık hava müzesi niteliğinde. Calea Victoriei, Piata Palatului, Bulevardul Bratianu, Strada Lispcani, Piata Romana, Soseaua Kiseleff ve Bulevardul Dacia, şehri gezerken mutlaka uğramanız gereken bulvar ve meydanlar.


Keyifli molalar

Bükreş’te farklı dönemlerin izini sürmek sizi yorgun düşürebilir… Küçük molalar vermek, şehrin gündelik hayatına dahil olmak istediğinizde şehrin dört bir yanına dağılmış park ve bahçeler imdadınıza yetişecek. Daha uzun molalar içinse kulüp, bar, kafe ve restoranın yer aldığı Historic Center’a yönelmeniz gerekecek. Gelmişken kentteki en eski kilise olan Biserica Curtea Veche’yi de görmenizi tavsiye ederiz.


Önerimiz

Şehrin Champs-Elysées’den bile uzun bulvarı Soseaua Kiseleff’in üstünde tüm görkemiyle yükselen Zafer Anıtı ile Komünist dönemden kalan ve Pentagon’dan sonra dünyanın en büyük binası olan Halkın Evi keşif rotanızda yer almalı.

Doğayla baş başa

Bükreş çevreye tutkun bir Balkan şehri. Şehirde irili ufaklı pek çok park ve bahçeyle karşılaşacaksınız, içlerinde en dikkat çekici olanı ise Gradina Cismigiu Parkı.


Sanat

Bükreş’in Ulusal Sanat Müzesi, 70 binin üzerinde esere ev sahipliği yapıyor. Ulusal Galeri bölümünde Brancusi, Grigorescu, Amman ve Andrescu gibi önemli Romanyalı sanatçıların eserlerine yer veriliyor. Dünya Galerisi bölümünde ise ziyaretçileri Rembrandt, Rubens, El Greco, Renoir ve Cézanne gibi ustalar bekliyor.


Olmazsa olmaz

Bükreş’i gerçekten keşfetmek istiyorsanız ara sokaklara dalmalısınız; karşınıza çıkan zarif binalara hayran kalacaksınız. Şehrin mimarisini yalnızca zarafet sözcüğüyle açıklarsak Çavuşesku döneminin “görmezden gelinemeyecek” görkemde yapısı Parlamento Binası’nı atlamış oluruz. Burası, kristal şamdanları, el dokuması halıları ve göz alıcı perdelerle süslü bin odasıyla şehrin en ihtişamlı yerlerinden.


Drakula’ya selam

Bram Stoker’ın ünlü romanı Drakula’nın anavatanı olan Romanya’ya gidip de Drakula’nın şatosunu görmemek olmaz. Prens Vlad’ın Güney Romanya’yı idare ettiği sırada yaptırmış olduğu şatoda gezerken romanın sayfalarına dönmek işten değil.

 


Nerede yenilir, içilir, eğlenilir?

Vacamuuu Şehrin en iyi steakhouse’larından biri olan Vacamuuu, yemek konusunda oldukça başarılı. Sürprizle karşılaşmıyorsunuz. Solda oldukça iştah açıcı bir şarküteri tezgâhı, diğer tarafta et dolapları var. Basit ama bir yandan da gösterişli.

Dionysos Wine Bar Günü şarap ve lezzetli tapaslarla batırmak için ideal. Şehrin merkezinde yer alan Dionysos’un çalışanları da çok sıcak…

Caru cu Bere Atinalı arakdaşım Dinos’un zevkine çok güvenirim. Bükreş’te olduğumu duyunca tavsiye etti ve hemen gittim. Çiçek Pasajı’nı anımsatan mekân görmeye değer. Müzikler ve yemekler başarılı. Bükreş’in klasiklerinden…

L’Atelier Lezzetiyle olduğu kadar orijinal sunumuyla da dikkat çeken Fransız restoranında Romanya şaraplarından da tatmanız şart. Rezervasyon yaptırmayı unutmayın.


Mica Elvetie İsviçre mutfağı. Fine dining severlerin gitmesi gereken bir adres. Rezervasyon olmadan yer bulamayabilirsiniz.

Casa di David Gölün kıyısında, seçkin bir restoran. Klasik İtalyan yemeklerinin tümü leziz.

Bamboo Ballroom Abdi İpekçi Spor Salonu büyüklüğünde bir yer. Rezervasyon şart. Kocaman bir sahne, sahnenin önünde oturma grupları var. Onlardan yer almaya çalışın. Biraz grotesk bir mekân olduğunu belirtelim.

A1 Günün ilk saatlerinden sabahın ilk ışıklarına kadar açık bir bar, şehrin hipster’larının uğrak mekânı. Lokasyonu, dekorasyonu ve takılan müdavimleriyle “must see” bir yer…


İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*